5 Ekim 2009

Galatasaray'da hal ve gidişat:

Total futbol oynayalım deyince olmuyor tabii, diyen Rijkaard da olsa. Galatasaray iyi başladı, modern ve akılcı futbolun izlerini göstermeye başladı. Hemen arkasında da, “bu ligi rahatça götürür, UEFA Ligi’nde de iddialı olur” diyenleri şoka uğratarak, birden bire beraberlikler ve arkasından da mağlubiyet geldi.  Önce bu maçlarla ilgili iki kelam;

Eskişehirspor maçında Galatasaray üstün oynayan taraftı ama bulduğu pozisyon sayısı önceki maçlara göre çok azdı ve beraberliğe razı olmak zorunda kaldı. Arda’nın formsuzluğu ve Arda’sız takımın hücumda etksizleştiği konuşuldu. Rijkaard’ın ilk ciddi eleştirileri geldi, B-planı olmadığı, oyuncuların mevkiilerini değiştirmediği, dolayısıyla oyuna müdahale edemediği söylendi. Sturm Graz maçında yine üstün oynayan taraf Galatasaray’dı, ama yine ciddi bir gol sorunu kendini gösterdi. Arda yine düşük performanslıydı. Bence Arda’nın attığı gol goldü, beklediği penaltı da penaltı. Bunun dışında 2 top direkten döndü, ve 3-4 tane de yüzde yüz denebilecek pozisyon kaçtı. Buna karşın Sturm Graz’ın da etkili kontraları oldu. Maç 4-1 falan bitebilirdi ama 1-2 de bitebilirdi. Sanki bazı oyuncular yorgundu. Bugünkü Ankaragücü maçında ise yine Galatasaray oyunun hakimiydi, özellikle ilk yarıda ciddi pozisyonlar buldu ama bu sefer Galatasaray’ın iyi oynamadığını artık rahatça söyleyebiliriz. Yine de kazanması gereken bir maçtı ya da hadi beraberlik diyelim ama maçın 3-0’la alakası yoktu. Arda’nın düşüşü devam ediyor. Rijkaard eleştirileri şiddetleniyor. Elano artık ciddi bir biçimde sorgulanıyor. Sorgulama listesine bol pozisyona rağmen gol bulamayan Baroş ve Nonda da eklendi. Takımın genelinde bir bitkinlik görülüyor, acaba hepsi toplanıp sabaha kadar Playstation mı oynuyorlar?



İşte bu günler Rijkaard’ın Türkiye kariyerinde ilk barajı. Gerçi ilk barajı iyi başlamaktı, onu başardı. Süper Lig’de böyle barajlar vardır, belirli dönemlerde baskı artar, futbol dışı faktörler de çalışmaya başlar ve sıkıntı belirginleşir. Bu ilk barajı atlatmakta zorlanırsa, teknik direktörün istifası konuşulmaya başlar, konuşulunca da sıkıntı artar ve en sonunda gerçekleşir. Mesela Mustafa Denizli iyi başlayamadı ve nerdeyse her maçı iştifa maçı haline dönüştü. Rijkaard kredisinin yüksekliği nedeniyle bu ilk barajda tökezlemiyebilir ama yıpranır ve ikincide de, olmaz olmaz demeyin Rijkaard bile gider!

Türkiye Ligi’nin en iyi ve daha da önemlisi en derinlikli kadrosu, iyi de bir başlangıç yaptılar, herşey yolundaydı. Ama bir anda düşüş süreci ve ligde 5 puanlık fark. Herkes bitkin ve etkisiz görünüyor sahada. Şimdi hep birlikte bu formsuzluğun üstesinden nasıl geleceğini göreceğiz.  Benim aklıma gelen çözümlerden birisi özellikle Arda gibi birkaç futbolcuyu dinlendirmesi, ve sakatlığı geçmeye başlayan Uğur, Serkan ve birkaç hafta sonra da Linderoth gibi isimlerden faydalanması. Bunlara sezon başında güven veren Serdar Eyilik, Aydın Yılmaz ve Alparslan gibi gençleri de ekleyebiliriz. Nitekim Uğur son 2 maçta oynadı sağ kanatta. Bugüne kadar Rijkaard’ın açıklamaları da çok ağırbaşlı, sakın ve düzgündü. Bugün kulağıma Gökhan’ın milli takımda sakatlanması konusundaki uyarılarının dinlenmediğinden bahsettiği ilişti. İşte bu Türkleşme oluyor. Onları bırak şimdi hocam, bunları zamanında söylersen bir anlamı olabilir, 3-0’dan sonra söylersen senin aleyhine çalışır.

Bir başka sorun Baroş ve Nonda’nın istikrarsız performansları. Hesapta hep tek forvet oynuyor, ve iki tane iyi sayılabilecek forveti var ama yavaş yavaş ortaya çıkıyor ki yetmeyecek. Bir başka önemli sorun Elano gibi görünüyor. Hadi ilk haftalar sakin davrandı, zaman tanıdı ama 7. Haftadayız ve kimse Elano’dan memnun görünmüyor. Burada kimse 15 maç beklemez. Elano transferiyle ilgili anketler vardı bu günkü spor programlarında. Kanatlar ve stoperleri şimdilik idare ediyor gibi ama ön liberolarda da sıkıntı var. Mehmet Topal, Ayhan ve Mustafa Sarp da tatmin edici bir performans ortaya koyamadılar. Buraya monte edilecek başka kimse de yok kadroda, belki Linderoth?



Önümüzdeki virajda Trabzonspor ve Dinamo Bükreş maçları var ki, kendi sahasında olmasına karşın ikisi de çok zor maçlar olacak. Dinamo maçının mazallah kaybı UEFA Ligi için önemli bir darbe olur. Hemen bunların arkasından da Kadıköy’de Fenerbahçe karşısına çıkacak. Önceki maçlardan mutlu mesut ayrılırsa ve sezon başındaki form durumuna dönebilirse Galatasaray taraftarına yıllardır yaşatamadığı keyfi yaşatabilir. Rijkaard da kredisine kredi katar. Ama bu maçlarda daha fazla darbe alırsa ve Kadıköy’e moral motivasyonu düşük olarak çıkarsa, Galatasaray mesela 3-1 kaybedebilir. İşte bu virajın çıkışı orası. Kadıköy’e fazla yalpalamadan gelmek ve güzelce virajı dönmek zorunda.  Yoksa Rijkaard ilk ciddi virajdan istifayla olmasa da yıpranarak çıkmış olur.

İkinci baraj ikinci devre başı olacak, yine iyi başlayamayan sıkıntıya girer...

ceket de güzelmiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder