26 Şubat 2010

KARA PERŞEMBELER BİTMEZ




galatasaray'ın turu caner'in saçmalamasından sonra gitmişti zaten, 90'da olmasa da 100'de atacaktı atletico, esas fenerbahçe 85'te atlıyoruz turu derken olmadı gene, cok kötü koydu sormayın gitsin...

fener benim tahminlerimin çok üzerinde bir oyun oynadı. dün alex de oynayabilseydi fark atabilirdik... ama beklemediğimiz yerden problem yaşadık: alex kötüydü uzun zamandır ilk defa. emre inanılmazdı, her yere bastı, bir şutu direkten döndü, bir şutu gol oldu, o 60-70ten sonra biraz fizik olarak düşünce, takım da düştü. emre dün tek başına takımdı yani, oynadığı zaman takım da oynadı, yorulduğunda takım bitti... deniz ilk defa iyi bi maç çıkarıyordu, guiza da fena değildi, daum deniz'i de guiza'yı da çıkardı, semih'i aldı ne alakaysa, rijkaard da tek top yapmaya çalışan elano'yu çıkardı. bence dün teknik direktörler kötülerdi. gerçi ikisinin de elinde cok alternatif yoktu ve değişiklikler sakatlıklara bağlandı maçların sonrasında ama, değişiklikler hep oyunu kötüleştirdi. semih kimdir oyunu kurtaracak? bu değişiklikleri ben de yapardım, zaten elde kalanlar belli diyip kestirip de atardım. ama nedense bir teknik direktör parıltısı göremedik dün akşam takımlarımızın kulübelerinde. mesela en azından rijkaard'ın yanında ayhan'dan iyileri vardı. (dos santos??!)


galatasaray'ın yüzde bin penaltısını vermedi hakem. ama ondan once de atletico'ya vermedi, reyes tık diye gecti servet'i, servet ona da baldırdan girdi, hakem vermedi. orta hakem kötü müydü? genel olarak, bence hayır, ama beşinci hakem bu durumlar için orada olduğuna gore, en azından besinci ve altıncı hakemler kötüydü... ikisi de birer penaltıyı es geçti... ama galatasaray caner'i ne yapsa yeridir, bu kadar salakça bi hareket uzun zamandır gormemiştim...


everton elenmiş bu arada, sporting 3 cekmiş dün, yani devamı daha kolay olacaktı gs için, olmadı. fb için iyi oynayarak elenmek hayırlı olmuş olabilir, liverpool'u görmemiş olduk bu sayede...

ama şahsen şunu rahatlıkla söyleyebilirim: lille iyi oynamadan ama bence atletico muthiş oynayarak atladı turu...

şimdi adnan polat maça çıkmadan diyor ki, kupayı istiyoruz, kendimize ve takımımıza güveniyoruz falan. bir dur bakalım ne olduğunu bil önce di mi...

sen forvetsiz takımdan nasıl final beklersin (pardon kupa(!)), tur gittikten sonra oyuna niye alındığını anlamadığım dos santos uğruna nonda'yı nasıl yollarsın? neill'e bile gerek yok, transferlerin en iyisi o olmasına rağmen. emre'yle servet bile oynar bu takımda fazla fark hissedilmez. sen nasıl nonda'yı yollarsın, bu durumda nasıl kupa beklersin, sen ne iş yaparsın?

geçen sene de kupa bekliyorken, tek stoper meira'yı yollayıp, kewell'ı rezil etmedi mi bu yönetim? meira olsaydı hamburg'u geçmiyo muydu galatasaray? kewell stoper oynayınca, bir anda durum değişmemiş miydi. bir sene kewell stoper, bir sene arda forvet, her iki sene de kupa bekleniyor, töbe töbe, resmen izansızlık!

öte yandan transfer yapmayan aziz yıldırım! muhteşem kadrosuyla 3 kulvarda savaşan falan felan... hepsi hikaye! dun biraz akıllı bi defans (neill mesela), ortalığı biraz toplayabilen (neill mesela), panik olmayan (neill mesela), tecrübeli (neill mesela) bir defans oyuncusu olsa, fener tur atlamaz mıydı? atlardı! e kaç para bu neill? bir milyon kusur. aziz yıldırım'ın çerez parası! almadı ama, prensip sahibi başkanımız(!), futbolcularına güvendi.

aslında yukarıdaki poster fotografları herşeyi açık seçik anlatıyor, boşuna yoruyorum kendimi.

sonuç: dün iki takımda da futbolcuların (caner hariç) hiç suçu yok bence. takımları kuran başkanlar, yönetim kurulları, bu transfer politikalarına yön veren teknik direktörler, diğer kadrolardır suçlu. sol bek deniz naapsın, sağ bek bekir naapsın, sağ açık gokhan naapsın, forvet arda naapsın, obur forvet caner naapsın (az sinirlenmesin!).

24 Şubat 2010

Fos Santos mu? Dos Santos mu?

3 haftada 'Fos Santos' oldu. Savunmak için de ölüp bitmiyorum ama bu kadar çabuk çöpe atılmasına da, bu ülkenin olaylara yaklaşımı ve düşünsel yapısı adına katlanamıyorum.
Tabii Galatasaray yönetiminin ne düşünerek aldığı tartışmaya açık bir konu ama şöyle diyelim: Çok daha iyi bir ismi uygun paraya alma imkanı yok. Giovanni kiralık zaten, kiraladılar, Rijkaard da gelsin dedi. Bir şey yapmayabilir, ama yapmazsa zaten gidecek. Bir deneme yaptılar, ellerindeki mermiye göre bir deneme. Hiç yapmamaktan iyidir. Üstelik güzel bir deneme, bir dönemin genç yıldız adayı bir futbolcuyu hala gençken getirdiler.
Dos Santos 1989 doğumlu ve şu anda 20 yaşında. Brezilyalı Zizinho'nun oğlu. 13 yaşında Barcelona altyapısına geldi ve 17 yaşında Rijkaard onu A takımda oynatmaya başladı. Sonra 2. sezon 28'i lig, 5'i Şampiyonlar Ligi, toplam 38 maçta forma giydi. 2005 U-17 en değerli 2. futbolcu, 2007 U-20'de en değerli 3. futbolcu seçildi. Meksika milli takımının hala formasını giyiyor. 21 yaşında 3 önemli ligde oynama ve 22 milli maç tecrübesi var. Satıldıktan sonra kötü bir dönem geçirdi ve Tottenham'da çok oynayamadı, sonra da Ipswich'e kiralandı ama orada da oynayamadı ve kariyeri sert bir düşüşe girdi. Zaten Tottenham'da oynayan Barca etiketli 21 yaşında bir futbolcuyu Galatasaray'a alamazsınız. Bu ücretlerle devre arasında alamazsınız.
Veya başka bir bakış açısıyla, sakatlanıp büyük bir kariyer düşüşü yaşayan Baroş, ve neredeyse aynı durumda olan Kewell alınır mı? Alınır tabii. Baros eski günlerine dönmediyse de, takımına fayda sağladı, Kewell takımın ve taraftarın özlediği lider oluverdi. Nonda bile bir ara memnun olunan bir oyuncuydu. Dos Santos üstelik bunlara göre çok genç ve altı üstü kiralık. İş yaparsa alırsın bonservisini, uzun vadeli genç bir oyuncuyu almış olursun. İş yapmazsa ufak bir riske girmiş kaybetmiş olursun.
Üstelik Galatasaray o kadar forvet kıvranıyor ki, mevkiisinde oynamayan ve formda olmayan bir oyuncuya bile ihtiyaç duyabiliyor. Bence Dos Santos konusuna bu şekilde, biraz sakin ve biraz beklentisiz bakmak lazım. Olursa olur, olmazsa çok önemli değil.
Peki daha formda ve Avrupa Ligi'nde oynayacak bir forvet alsalar daha iyi olmaz mıydı?
Olurdu, kesinlikle çok daha iyi olurdu.

11 Şubat 2010

Hayrettin Demirbaş

Hayrettin Demirbaş transfer olmuş. Kaleci olarak! Niğde Süper Amatör Küme takımlarından 51 Niğdespor bu ilginç transfere imza atmış. İlk akla gelen soruyu cevaplıyım; Hayrettin 47 yaşında! Konu UEFA'nın sitesine haber olmuş, bu haber oluş da bizim medyaya haber oldu. Kendisine başarılar diliyor, dizleri 'yapma Hayrettin' klibiyle başbaşa bırakıyorum. 

8 Şubat 2010

Endüstriyel Futbol Online!


Aşağıdaki liste www.futebolfinance.com adlı sitede yayınlanan, en çok tıklanan kulüp web sitelerini sıralıyor. Sıralama alexa.com, compete.com ve quantcast.com günlük özgün ziyaretçi sayılarının ortalamalarından derlenmiş. İlginç bir sıralama olmuş, çünkü ne takımların popülerliği, ne de taraftar sayılarına tam bir paralellik göstermiyor. 

Listenin en tepesine endüstriyel futbolun iki kalesi yerleşmişler. Arkalarında Arsenal var, ve ondan sonra büyük bir kopuş görülüyor. 4. sıradaki Bayern Münih Arsenal'in yaklaşık 1/8', Manchester'ın iste 1/15'i kadar ziyaretçi alabilmiş. Arsenal'in durumunu bilemiyorum ama açıkça görünüyor ki, 2 takım tüm dünyadan diğer takımlarla kıyaslanamayacak kadar çok izleniyorlar. Nitekim Manchester United toplam yıllık gelirinin %20'sinden fazlasını internet ortamında elde ediyor. 

2 Türk takımının da bu listede yer alması şaşırtıcı ve olumlu. Genelde elindeki potansiyeli kullanmada zayıf kalan takımlarımız, tam anlamıyla kullanmak denemezse de, internet sitelerini faal olarak çalıştırıyor ve dünya çapında büyük sayılarla izleniyorlar. Özellikle yurt dışında büyük taraftarı olan bu iki kulüp için de internet ortamı çok önemli ve anlaşılan etkin olarak kullanılıyor.  Marsilya'nın 7., Rangers'ın 9., Aston Villa'nın 14. sırada olmaları da listenin Türk takımlarıyla birlikte sürprizleri. 


The websites most visited clubs (number of unique visitors annually)
  1. Manchester United (England) - 452.7 million
  2. Real Madrid (Spain) - 271.6 million
  3. Arsenal (England) - 205.6 million
  4. Bayern Munich (Germany) - 27.8 million
  5. Liverpool FC (England) - 23.7 million
  6. Galatasaray (Turkey) - 16.7 million
  7. Olympique Marseille (France) - 16.1 million
  8. Internazionale (Italy) - 15.4 million
  9. Rangers FC (Scotland) - 14.5 million
  10. FC Barcelona (Spain) - 14.3 million
  11. Fenerbahce (Turkey) - 12.3 million
  12. AC Milan (Italy) - 12.5 million
  13. Chelsea FC (England) - 11.3 million
  14. Aston Villa (England) - 11.1 million
  15. Borussia Dortmund (Germany) - 6.3 million
  16. Corinthians (Brazil) - 6.1 million
  17. Olympique Lyonnais (France) - 5.9 million
  18. Paris SG (France) - 5.7 million
  19. Juventus (Italy) - 5.5 million
  20. Manchester City (England) - 5.2 million

7 Şubat 2010

Alamancı Grubu


UEFA 2012 kuraları çekildi. Eski günleri hatırlatan tam bir Alamancı grubu olmuş. aman İngiltere olmasın da diyorum, geri kalanların hepsi aynı. 3 takımın hepsi Alman ekolünden gelen, bizim taraftarımızın çok olduğu ülkeler. Özellikle Avusturya'da evimizde gibi oynuyoruz. Rıdvan'la Tanju bir arada oynasalar nasıl olur? sorusunun belki de en iyi cevabını bulduğu o unutulmaz Avusturya maçlarını hatırlıyorum. Diğer taraftan Kazakistan ve Azerbeycan bizden zaten! Öyle olmuyor tabii bu işler, ama İngiltere ve İspanya dışına bir seribaşının gelmesi güzel. 3 torbadan da bizi perişan eden Bosna'nın çıkmaması iyi, hatta bence Finlandiya, İsrail, Norveç, Bulgaristan ve İskoçya takımlarının hepsi Avusturya'dan daha korkutucu. Daha da bakacak olursak, çok önemli olmamakla birlikte, Ermenistan, Moldova, Gürcistan ve Litvanya ve hatta Kıbrıs, Kazakistan'a göre sürpriz ihtimali daha yüksek takımlar. Sonuç olarak bence güzel, renkli, futbol seviyesi olarak avantajlı sayılabilecek, futbol dışı yan faktörler açısından da lehimize bir kura. Tabii sahada da konuşmak gerekiyor, önce bir teknik direktör bulmak gerekiyor....

5 Şubat 2010

Aslan Fenerliler! - Fenerbahçe Kulübü'nün zehir zemberek açıklamaları

Zemberek 'ok' manasına da geliyormuş. Sanırım 'zehir zemberek' de, saplanan zehirli ok gibi,  TDK'ya göre 'acı koyan söz' anlamına geliyor. Fenerbahçe yönetimi, Aziz Yıldırım'ın, o sert ve pervasız tavırlarının bir yansıması gibi, sürekli böyle 'zehir zemberek' açıklamalar yapıyor. Hatta belki de, kurumsallaşmayı, büyük kulüp olmayı, biraz da bu açıklamalarla bağlantılı algılıyorlar. Öyle ya, Şekip Mosturoğlu gibi, kaliteli, bilgili ve kariyerli bir adam bir bakıyorsunuz, federasyonla ilgili olmayacak açıklamalar yapıyor. İçeriğin haklılığı tartışmasını yapmıyorum, daha doğrusu Aslan Fenerliler mevzuuyla ilgili olarak oraya geleceğim, ama üslup ve kullanılan dil beni çok rahatsız ediyor. Daha önce federasyonla ilgili, hakemlerle ilgili, Efes'in doping skandalıyla ilgili, özellikle yakın zamandaki Fenerbahçe Stadı'nın Euro 2016 için düşünülmemesiyle ilgili, ve şimdi de Galatasaraylı Fenerbahçeliler konusuyla ilgili resmi açıklamaların dilinde ortak bir nokta var. Anlatması zor ama gayret edeceğim. Hırslı ve sinirli bir delikanlının hırçınlığı, entellektüel özentisinin yapmacık kibarlığıyla birleşiyor, zehirli oklar birbiri ardına ağırbaşlılık kisvesi altında sallanırken, zaman zaman ayar kaçıyor, açıklamanın dili kulüp resmi ağzından çok Devlet Bahçeli'nin konuşmalarına benzemeye başlıyor. Zaman zaman, medyanın ve kamuoyunun,  hatta dünyanın, Fenerbahçe düşmanlarıyla dolu olduğu ve bu oyunlar karşısında artık seslerini yükseltmek gerektiği hissiyatı seziliyor. Ama Fenerbahçe'nin sesi de ben kendimi bildim bileli yüksek zaten. Bence, ne Fenerbahçe gibi büyük ve saygıdeğer bir camianın hakkını savunmak böyle olur, ne de rakiplerinin ağzının payını vermek.


Son açıklama, Hasan Şaş'ın Saba Tümer'in programında Fenerbahçe takımında da Galatasaray'lı, yani Galatasaray'ı tutan futbolcular olduğunu söylemesi ve ardından araştırmacı gazetecilerimizin bu konuya eğilip, isimleri hemen tespit edip, Takvim ve Fotomaç'da yayınlaması üzerine geldi. İddiaya göre, en fanatik Fenerli gibi görünen kaleci Volkan, Semih, Önder Turacı, Uğur Boral, Selçuk Şahin, ve daha 1 haftalık Fenerli Gökhan Ünal Galatasaray'lıymış. İşte Fenerbahçe Kulübü'nün konuyla ilgili resmi açıklaması:

5 Şubat 2010 tarihli Pas Fotomaç ve Takvim gazetelerinde, Profesyonel Futbol Takımımız oyuncularından bazılarının Galatasaraylı olduğuna dair bir takım 'çağ dışı' iddialar yer almaktadır.

Tarihimize eklenecek yeni zaferler için Fenerbahçe formasıyla ter döken futbolcularımızın, böylesi demode haberlerle gündeme getirilmeye çalışılması, geri kalmış zihniyetin, akıl dışı oyunlarından birisi olmaktan öteye gidememektedir.

Futbol dünyasının profesyonelleştiği günümüzde, bu çağ dışı zihniyetin kendini yenileme mecburiyetinde olduğu açıkça görülmektedir.

Takımımızın, taraftarımızın desteğiyle şampiyonluklar yolunda ilerlediği bir dönemde; bu tip asılsız haberlerin takım ruhumuza zarar vereceğini hesaplayanların büyük bir yanılgı içinde olduğunu da ayrıca ifade etmek isteriz.


Kamuoyunun bilgisine sunulur,
FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ
 

Oyuncuların bir kısmının Galatasaraylı olduğunu iddia etmek, neden 'çağdışı' olsun? Çağımızda futbolcular bir takımı tutmuyor mu? Mesela Önder Turacı Avrupa'da yetişen bir futbolcu. O günlerde özellikle Galatasaray'ın Avrupa'daki başarılarından etkilenen birçok gurbetçi genç gibi Galatasaray'lı olmuş olmasında ne gariplik olabilir. Ya da Gökhan Ünal'ın Galatasaraylı olduğu biliniyormuş zaten. Daha yeni Fenerbahçe'ye geldi, bu futbolcuların Galatasaraylı olduklarını iddia etmek mi çağdışı? Neden? Çağımızda futbolcular takım tutmuyorlar mı? Aziz Yıldırım'ın ısrarla transfer teklif ettiği Arda'nın derdeyse doğuştan Galatasaray'lı olduğunu herkes bilmiyor mu? Yarın Fenerbahçe Arda'yı alsa, ya da sezon başında alsaydı, Arda'nın Galatasaraylı olduğunu iddia etmek 'çağdışı' mı olacaktı?

"...geri kalmış zihniyetin, akıl dışı oyunlarından birisi olmaktan öteye gidememektedir. " Bence bu tarz değerlendirmeler Fenerbahçe'ye yakışmamaktadır. Hiçbir büyük ve ciddi kulübe yakışmaz. Yani Fenerbahçe düşmanı geri kalmış zihniyet, Fenerbahçe'yi karıştırmak için akıl dışı oyunlar yapıyor. Bu arada, henüz Galatasaraylı olmadıklarına dair de bir açıklama yapılmıyor. 'Demode haber' iri tabirlerin içinde belki de en yerine oturanı. demode değil de belki, anlamsız, önemsiz, sansasyon amaçlı denilebilir belki. 

İddianın yalanlamasına ilişkin tek ifade son cümlede görülüyor. "...bu tip asılsız haberlerin..." Buradan aslında şu anlam çıkar: Bu haberler asılsızdır, yani bu futbolcuların Galatasaraylı oldukları doğru değildir. Hatta hiçbirisi Galatasaraylı değildir. Peki o zaman açıklama neden böyle? Çünkü en azından bu iddiaların bir kısmı doğru, bu futbolcuların en azından bir kısmı Galatasaray taraftarı. Ya da işte gençliklerinde Galatasaraylılarmış. Fenerbahçe yönetimi de bu durumu hazmedemiyor, "evet bunlar Galatasaraylılarmış, biz de şimdi sorduk öğrendik. ama bu konunun önemi olduğunu düşünmüyoruz, herkes profesyonel, işini en iyi şekilde yapmaya çalışıyor, camia olarak kenetlendik hedeflerimize bakıyoruz." diyemiyor. "Hayır, bahsi geçen futbolcuların hiçbirisi Galatasaraylı değildir, hatta kadromuzdaki futbolcuların hiçbirisi de değildir" de diyemiyor. Bu iki açıklamayı da yapamıyor olmaktan dolayı kıvranıyor, ve zehrini iddia sahiplerine akıtıyor. Onlar, artık kimse, gazeteciler, gazeteler, ya da Hasan Şaş mesela, bu haberle Fenerbahçe'nin takım ruhunu zedeleyip kulübe zarar vermeyi hesaplıyorlar ama bu hesapları tutmayacak.


Bence bu komik açıklamaları yapan Fenerbahçe yönetimi bu konuda biraz çağdışı kalıyor. Avrupa kulüplerinin, Barcelona'nın falan kulüp açıklamalarını okuyun, bakın. Manchester'ı örnek alıyorlar, bazen oradan model getiriyorlar, veya forma satışı şekillerini, yok banka kartı, GSM hattı fikirlerini ihraç ediyorlar. Bu konularda da biraz çağdaş tavırlar geliştirmek gerekiyor.