23 Temmuz 2010

Real mi? Fener mi?

Bu soruya allahaşkına hangi futbolcu 'Fener' diye cevap verir? Üstelik kariyerinin başında genç bir yıldız adayıysa?
"Fransız Lille'in süper yeteneği Eden Hazard için 19 milyon Euro'yu gözden çıkardıklarını anlatan Yıldırım, futbolcunun Fenerbahçe'yi tercih ettiğini; ancak Real Madrid'in 24 milyon Euro'luk teklifinin işleri karıştırdığını aktardı. Şilili Alexis Sanchez ile 2010 Dünya Kupası'ndan önce temasa geçtiklerini ve 20 milyon Euro fiyat aldıklarını kaydeden Yıldırım, Udinese 30 milyon Euro'ya çıkınca bu isimden vazgeçtiklerini belirtti. "

Alexis Sanchez için de birinin 30 milyon vermiyor olması ilginç tabii.

Bu arada Getafe Başkanı, Guiza için Fenerbahçe'nin istediği 5 milyon Euro bonservisinin yüksek olduğunu, veremeyeceklerini söylemiş. Yorumsuz.

7 Temmuz 2010

Keita satılır mı?

Bence satılmaz. Bence geçen yıl Süper Lig'deki en başarılı birkaç isimden biriydi. 

Galatasaray yönetmini anlamak da gitgide zorlanıyorum. Öncelikle ellerindeki tek ön liberoyu sattılar. Hadi Topal gitmek istedi, sonra 3 kuruş para için Kewell'la anlaşmadılar. Türkiye'de oynayan en kariyerli ve en kaliteli futbolcuyu, oynamak istemesine rağmen devamlılığı yok diye yolluyorlar.

Şimdi de en satılmaz adam olarak gördüğüm Keita'yı sattılar. Hani satılır tabii de, biraz para kazandırsa falan mesela. O zaman niye aldın bu adamı? Keita'ya Galatasaray'ın ödediği bonservis bedeli 7.5 milyon Euro'ydu, şimdi sattıkları rakam da 8.15 milyon Euro. Ne anladık bu işten? Üstelik çok iyi bir sezon geçirdi, çok faydalı oldu. Biraz yaşı var denebilir, 30 yaşında sanırım ama bu kadar da ticari düşünerek olmaz ki. Bir yıl sonra sat, 6'ya hatta 5'e sat. Satamazsan bir Süper Lig takımı bulursun 4-5 milyon Euro verecek.
Geçen yıl gelenlerin neredeyse hepsi satılıyor. Elano'yu da muhtemelen satıcaklar, ki en mantıklısı o. Hatta devre arasında gelenlerden de bir tek Neill kaldı. Bu transfer politikasını anlamakta zorlanıyorum. Jo ve Dos Santos kalsın demiyorum, hiçbiri için tek başına illa kalması lazım denemez belki, Ama bir tutarlılı, bir politika gerekir. Keita geçen yıl bence takıma en çok faydası dokunan isimdi. En önce onu gönderdiler. Üstelik sağ kanattaki diğer alternatif Uğur'u da Ankargücü'ne verdiler, sağ kanat forvet gibi oynayabilen Dos Santos'u da almayacaklarını açıkladılar!

Keita, geçen yıl 27 lig 11 Avrupa kupası maçında oynadı, 5 gol ligde, 5 gol de Avrupa'da attı. 1 maç da kupada oynadı. 

5 Temmuz 2010

Dünya Kupası yarı final

Geldik yarı finale. Final için mantığım Hollanda - Almanya diyor. Ama Uruguay - İspanya çok daha güzel bir final maçı olabilir. Geçenlerde NTVSpor'daki belgeselde, eski bir Hollanda - Almanya fnali izledim. Maç başlamadan korner direklerini takmayı unutmuşlar, son anda biri hatırladı da direkler geldi ve takıldı. Maça Hollanda başladı, 10-15 pas yaptıktan sonra Cruyff'u içeri soktular ve Alman futbolcular daha topa dokunamadan penaltı oldu, Neeskens de golü attı. Ama maçı Almanya 2-1 kazandı. Babam da maçı zamanında televizyondan izlemiş, sene 1974. Diyor ki, Vogts hem Cruyff'u çok iyi kontrol etmiş, hem de aynı zamanda atağa katılan bir savunmacı olarak öne çıkmış. Hatta oyunu çift yönlü oynama konusunda ilklerden kabul ediliyormuş. Aynı zamanda bu final Total Football anlayışının ortaya çıkmaya başladığı maçlardan birisi olarak kabul ediliyor. Zannedildiği gibi Rijkaard bulmadı bu kavramı!

Bugünkü Alman takımı, total football'u çok iyi uyguluyor. Yenilmeleri zor görünüyor. Özellikle Lahm, Podolski ve Schweinsteiger'i çok beğeniyorum. Mesut da abartıldığı kadar iyi gelmiyor bana, belki Türk diye, ama çok doğru oynuyor. Bu takımın etnik kimliği de bir Alman takımı için ilginç. Serdar ve Mesut Türk, Klose, Podolski ve Krocohowski Polonyalı, Marko Marin Bosnalı, Cacau Brezilyalı, Mario Gomez'in babası İspanyol, Aogo'nunki Nijeryalı, Boateng'inki Ganalı, Ballack'ın ki is Tunuslu. Bu etnik kimlikle, bu kadar doğru futbol oynayıp şampiyon olan bir Almanya da ilginç bir tablo.

Hollanda da Van Persie, Sneijder ve tabii Roben'e hastayım. Bir de Kuyt'un düz ama disiplinli ve mücadeleci futboluna. Bazen müthiş oynayan bir takım Hollanda, 3 dakika içinde işi bitirebilirler. Uruguay da bence çok güzel oynuyor. Çok keyifli oynuyorlar, ve şu ana kadar turnuvanın en iyi sonuçlarını alan birkaç takımından birisi. Henüz gol yemediler. Gerçi Türkiye gibi, nispeten kolay takımlarla oynayıp geldiler ve şimdi ilk defa büyük takımla oynayacaklar. Fransa'yı saymıyoruz tabii.

Uruguay'da futbolcuları daha çok iyi tanıyamadım ama oldum olası bir Forlan aşığıyımdır. İspanya da ilginç bir takım. Müthiş pas yapıyorlar, ve takımda vasat futbolcu göremiyorum. Giderek de iyileşiyorlar gibi geliyor. Almanya her maçı aynı çıkarabilir ama İspanya gibi takımlar zaten oynadıkça güzelleşir.

Gönlüm Uruguay - İspanya finalinden yana, hem ülkelere olan yakınlığım, hem de final maçındaki futbol beklentim açılarından...