10 Ağustos 2010

Quaresma, Guti, Hilbert...

Bu yılın transferleriyle göz dolduran takımı Beşiktaş. Üstelik yalandan yıldızlar değil. Quaresma kimilerinin (ben de dahil) düşündüğünün akisne partilemeye değil oynamaya gelmiş bir hava içinde. Oynayabilir. Yine de İstanbul hayatının cazibesi ve Quaresma'nın geçmişi düşünülünce risk var. İstanbul'da 3 büyüklerde top oynamak, bu kadar baskıyı kaldırmak, bu arada disiplinli ve mental olarak sağlıklı normal bir futbolcu gibi yaşamak herkes için çok zor. Bir de şu var ki, tribünleri ayağa kaldıracak hareketler yapıyor, topa da müthiş vuruyor ama pek geri gelmiyor. Bu da gösteriyor ki, iş yapar, ligde harika birkaç maç çıkarır ama beklentiyi de fazla abarmamak lazım. Yine de ümit ışığı veriyor denebilir.
Guti'ye gelince, o kadar iyi bir futbolcu ki, aslında bu yorumları hiç yapmamak lazım. Biraz yaşlı, bu nedenle o da çok geri gelmeyebilir, fiziksel performansı süper olmayabilir ama futbolculuk kariyeri ve kalitesine bakınca ümit içinde olmak için gerekli her şey var. Bence tek sorun, sadece Real Madrid'de forma giymiş olması. Yani düşünüyorum, adam 15 yıl Real Madrid'de oynamış, sonra Beşiktaş'a gelmiş. İşler iyi giderse sorun yok ama tökezlemeler oluğunda, hiç aklına gelmeyecek şeyler yaşayacak ve 'ne işim var benim burada??' diyecek diye korkuyorum.

Sonuçta bilinçli ve ısrarlı transferler gibi görünüyor. Beşiktaş yönetimi bu sefer har vurup harman savurmuyor, para harcıyor ama seçilmiş isimleri alıyor. Üstelik bu isimler çok uzun süre konuşuldu, görüşüldü ama sonunda alındı. Demek ki, kararlılıkla seçtikleri adamları aldılar diyebiliriz. Peki bu bilinçli transfer politikasında Hilbert nerede duruyor? Alındıktan birkaç hafta sonra gönderilmesi haberleri çıkıyor. Bu yazıyı yaparken bile şüphe içinde internet sayfalarını kontrol ediyorum. Acaba ben karıştırıyor muyum? Hilbert geçen yıl alınanlardan birisi miydi? Dünyanın neresinde, hangi takım, beklenmeyen bir gelişme olmadıkça, aldığı adamı daha hiç maç oynamadan birkaç hafta sonra göndermiştir? Üstelik daha önceden belli olan yabancı kotası yüzünden? Gerçekten anlamakta zorlanıyorum, bu kadar acemilik olabilir mi? Hilbert'i alırken Guti ve Quaresma transferleri yoldaydı. Yabancı kotası da belli. Kadro da zaten şişkin. Ne düşündüler acaba? Kaç yabancıya izin verildiğini mi unuttular? Belki şu olabilir, Schuster başka isimleri yollamayı planlıyordu, ama antrenmanlarda ve hazırlık maçlarında bu isimlerden birisi o kadar iyiydi ki, onun yerine Hilbert'i yollamaya karar verdi. Bu en mantıklı tahmin ama bu bile çok acemice bir hareket olur. Üstelik, senin zaten kotanın üzerinde futbolcunun varken, kesin oynatmayacağın bir adamı alman da har vurup harman savurmak demek değil midir? Hem de 1 milyon 350 bin Euro yıllık garanti para ve 3 yıllık sözleşmeyle? Bu kadar bilinçli ve kararlı transferler yapmış gibi görünen aynı yönetim bu kadar saçmalayabilir mi? İşte bu düşünce herşeyi bir anda bulanıklaştırıyor, insan ne düşüneceğini şaşırıyor.
Umarım bunlar sadece asılsız dedikodulardır ve Beşiktaşlı yöneticiler en azından şekil ve tutarlılık açısından tam anlamıyla saçmalamış olmamak adına, zengin yabancı repertuarlarından başka 2 ismi seçip gönderirler. Bir de başka transfer dedikoduları var ki, onlara hiç ihtimal vermiyorum. Ve Haldun Üstünel'e dediğim gibi 'Yeter, Demirören, yeter!' diyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder